Yeni Emlak Ekle
Emlak Talepleriniz
  English Türkçe
Ana Sayfa Satılıklar Kiralıklar Hakkımızda Satış Prosedürü Şehir Tanıtımı İletişim  
 
 
Hizmetlerimiz
Gayrimenkul Danışmanlığı
Emlak Arama
Şehir :
Semt :
Durum :
Türü :
M.Kare :
 
Fiyat :
 
 
Referans Kodu
Referans Kodu :
 
E-Posta Listesi
Yeniliklerden haberdar olmak için E-Posta listemize kayıt olabilirsiniz.
İsim Soyad :
E-Posta :
 
En Uygun Satılıklar
En Uygun Kiralıklar
Döviz Bilgileri
T.C.M.B Alış Satış
 EUR 2.3522 2.3635
 USD 1.7619 1.7704
 GBP 2.7314 2.7457
Anket
Yeni Sitemizi Nasıl Buldunuz ?
 Harika
 Çok Güzel
 Beğendim
 Fena Değil
 İdare Eder
 Berbat
 Yorum Yok
Anket Sonuçları
Hava Durumu
 
IZMIR
 
IZMIR
Karaburun Hakkında
Coğrafi Konum

Karaburun Yarımadası, Anadolu Yarımadası' nın Ege Denizi içine doğru en fazla uzanan kara parçasıdır. Genel itibariyle Urla Yarımadası' nın kuzey-batısını oluşturur. Yarımadanın kuzey ve kuzey-doğu kıyıları, İzmir Körfezi girişinin batı kenarını meydana getirir.

Karaburun İlçe' si İzmir İli' ne bağlı olup, İlçe Merkezi dışında Mordoğan Beldesi ve 13 köye sahiptir. İzmir merkezine 100 km. Çeşme' ye 46 km., Foça kıyılarına 14 mil, Yunanistan' ın Midilli Adası' na 20 mil ve Sakız Adası' na 15 mil uzaklıktadır. Doğuda Urla, güneyde Çeşme İlçeleriyle komşudur.

Genellikle engebeli bir yapıya sahip olan yarımadanın en yüksek kesimleri kuzeyden güneye uzanan ve yüksekliği 1218 metreye ulaşan Bozdağ dağ kütlesidir.Çoğunlukla dağlar denize dik olarak uzanır ve aralarında vadiler oluşturur.


Tarih

Karaburun Yarımadası' nın tarihi Prehistorik dönemden başlar. Bulunan el yapımı taş baltalar, bazı araç ve el aletleri, çanak ve çömleklerin yapılan incelemelerinde, bunların MÖ 4000 (Kalkolitik Dönem) yıllarına ait oldukları saptanmıştır. Bu dönemde yerleşimin bariz izleri, tahminleri, Manastır, Çakmak Tepe, Mordoğan ve Ildırı ile sınırlı kılmaktadır

Asıl yerleşim, MÖ 12-11. yüzyıllarda, Anadolu' da Hitit uygarlığının sona ermesinin ardından Aka göçleri ve sonrasında "Aiolya" ve "Ionia" bölgelerinin kurulması ile daha bir belirginleşmektedir. Bunlar bazı Ege Adalarını da [Sakız(Khios) ve Sisam(Samos) gibi...] içine alan bölgelerdir. Bu sırada 12 çok önemli İyon kenti kurulmuştur. Bunlar; güneyde Miletos, Myus, Priene, orta bölgelerde Ephesus (Efes), Kolophon, Teos ve Lebedos, kuzeyde ise Erythrai (Ildırı), Klazomenai, Phokaia (Foça) ile Samos ve Khios Adaları' dır. Bu kentlerden Erythrai' nin toprakları içinde, o dönemde "Mimas" olarak bilinen Karaburun Yarımadası da yer almaktadır. Erythrai zamanın en önemli ve zengin kentlerinden birisidir. Zenginliğinin yanında bu çağda Erythrai' nin ünlenme nedenlerinden birisi de, tanrıların sözcüsü olarak kabul edilen ve "Sibylline Kahinleri" diye adlandırılan kişilerden en önemlilerinden birisinin burada yaşamış olmasıdır. MÖ 5. yüzyılın sonlarında Erythrai, Pers İmparatorluğu egemenliğine girmiş, ve MÖ 334 yılında Büyük İskender' in Persleri yenmesiyle tekrar bağımsızlığına kavuşmuştur. MÖ 133' de Bergama Krallığı' nın Roma İmparatorluğu' na bağlanmasıyla Erythrai de Roma topraklarına katılmıştır. Daha sonrada Doğu Roma kenti olmuştur.

Erythrai kentine bağlı 5 küçük kentin daha var olduğu bilinmektedir. Bunlar; Polikhna, Pteleon, Sidousa, Boutheia ve Elaiousa' dır. Ancak bu kentlerin bugün hangi yerleşim birimlerine eş olduğu konusu belirsizdir. Biraz da varsayımlar üzerinden yapılan çalışmalarla, Pteleon' un Denizgiren, Sidousa'nın Ahırlı (Karaburun' un eski adı) ve Sahip Adası, Boutheia' nın Meli ve Polikhna' nın da Balıklıova' ya eş düştüğü kabul edilmiştir.

Karaburun Yarımadası, Doğu Roma' dan sonra kurulan Bizans yönetimine geçmiş, ancak 1086-1095 yılları arasındaki sürede Çaka Bey tarafından Türkler' in yönetimine alınmış sonra tekrar Bizans yönetimine geçmiştir. Bu bölgenin tamamen Türklerin eline geçmesi ise Aydınoğlu Mehmet Bey' in bölgeyi almasıyla başlar. Karaburun Yarımadası daha sonra 1426 yılında Osmanlı topraklarına katılmış ve o günden beri yurdumuzun bir parçası olarak kalmıştır.

Şüphesiz ki Karaburun Yarımadası için en önemli olaylardan birisi de, Osmanlı Devleti' nin, Ankara Savaşı sonrası oluşan ve Yıldırım Bayazıt' ın esir düşmesi ile oğulları arasında yaşanan taht kavgaları nedeniyle yönetimsiz kalınan "fetret" devrinde meydana gelen ve tarihe "Şeyh Bedrettin İsyanı" olarak geçen olayda, Şeyh Bedrettin müridlerinden Börklüce Mustafa' nın, Karaburun Yarımadası' na çekildikten sonra yenilgiye uğratılıp, 10.000 den fazla taraftarının "Azap Deresi", "Cehennem Deresi" ve "Kanar Yeri" mevkiinde kılıçtan geçirildikten sonra, kendisinin de çarmıha gerilerek öldürülüşüdür. Bu olaydan sonra yarımada 80 yıl süreyle iskana kapatılmış, sonra yeniden yerleşime açılmıştır.

Karaburun yerleşik nüfusunun bir bölümünü tarih içinde rum ve yahudiler de oluşturmuşlardır. Özellikle 19. yüzyıl sonlarında adalardan getirilen ve köylerde sayıları birhayli fazla olan rum toplum, 1923 sonrası gerçekleşen büyük mübadele sonrası yok denecek kadar azalmıştır.


Mitoloji

Karaburun' un (eski adıyla Mimas), Yunan Mitolojisinde de sıkça yer aldığını görmekteyiz. Homeros' un ünlü eseri "Oddysea"' da Rüzgarlı Mimas ( Windy Mimas) olarak geçen "Mimas Dağı" bugün Bozdağ diye adlandırdığımız dağdır. Karaburun Yarımadası' nın ne denli rüzgar aldığı ve tarih boyunca bu rüzgarı kullanarak, sayısız değirmenler yapıldığı düşünülürse aradaki ilişki kolayca kurulabilir. Yakın bir gelecekte bu özelliğin, "Rüzgar Enerjisinden" yararlanılarak elektrik üretilecek projelerin hayata geçirilecek olması da bu ilişkinin günümüzdeki devamı niteliğindedir. Gene Narsisus' un adını alan ve bugün aynı özelliklerle sadece Karaburun Yarımadası' nda yetişen "Nergiz" çiçeği arasında bir bağ kurulmaktadır. İliada ve Oddise' nin yaratıcısı ünlü şair Homerus gene bu topraklarda doğmuş ve yaşamıştır. Yunan Mitolojisine göre Tanrıların tanrısı Zeus' un kıskanç karısı Hera, çapkın kocası Zeus' un ölümlü kadınlar ve Tanrıçalarla ilişkilerini gözetlemek ve kendisini haberdar etmek üzere, yüksek tepelere iki gözcü yerleştirdiğinde; bunlardan biri olan İris'i (Thaumantia da denilen İris, tanrıların habercisi olan tanrıçadır) de Mimas'a göndermişti. Bugünki İris Gölü belki de adını buradan almaktadır.

Köyler

Karaburun Yarımadası çok büyük bir ihtimalle Prehistorik dönemden, fakat kesinlikle Antik Çağ' dan itibaren insanların yerleştiği bir bölgedir. Niçin, arazi yapısının yeterince elverişli olmamasına ve ekilebilir toprakların azlığına karşın, özellikle antik çağdan itibaren yerleşim açısından rağbet gördüğünü ve oldukça da zenginleşmiş insanların yaşadığı bir yer olduğunu anlamak zordur. Ancak burada, iklim koşullarının son derece müsait olması ve (- özellikle erken tarihsel dönemlerde) emniyet unsurunun ağır basması nedeniyle insanların tercih ettiklerini varsaymak gerekir.

Yarımada' da köyler genellikle denizden uzak ve yamaçlara kurulmuştur. Bunda, zaten yetersiz olan tarım alanlarını konut alanı olarak kullanmamak ve (-belki ve büyük bir olasılıkla da)güvenlik nedenleri rol oynamıştır. Ancak son dönemlerde

deniz kenarlarına yerleşimler de başlamıştır.

İnsanlar genellikle geleneklerine bağlı, konuksever ve sevecen olup, ziraat ve hayvancılıkla uğraşmaktadırlar. Çiçekçilik, zeytincilik, narenciye, sebze (özellikle enginar) az oranda da arıcılık ve tahıl üretimi yapılmaktadır. Keçi ağırlıklı olmak üzere küçük baş hayvan besiciliği ve buna bağlı süt, peynir (sepet içinde yapılan kelle peyniri ve çömlek içinde yapılan kopanesti peyniri ...) gibi üretimler yapılmaktadır.Çömlekçilik, sepetçilik gibi yörede daha önce çok yaygın olan el sanatları artık hemen hemen hiç yapılmamaktadır.

Karaburun' un bugünkü İdari Yapısı dışında, zaman içinde var olmuş ve ancak daha sonra çeşitli nedenlerle terkedilmiş bazı yerleşim birimleri de mevcuttur. Bu yerleşim birimlerinden bazıları 1923 sonrası gerçekleşen "Mübadele" ile göç etmiş Rum nüfusun çoğunluğunu oluşturduğu köylerdir. Daha sonra bu köylerden bazılarına Göçmen nüfus yerleştirilmişse de nedense bazı köyler, zaman içinde tümüyle terkedilmişlerdir.

Karareis, Eğriliman, Denizgiren, Teke, Kösedere İskelesi ve Yenicepınar 1923 Yılı öncesi yoğun bir nüfusa sahip iken daha sonra tamamen terkedilmişlerdir. Bunlar bu köylerin Rum nüfus ağırlıklı olmalarından kaynaklanmıştır. Sazak, Manastır (Kalecik) ve Yeniliman Köyleri ise aynı şekilde 1923 öncesi yoğun bir nüfusa sahip iken 1923 sonrası nüfusları birden bire azalmıştır. Sayıca zaten çok az olan Türk aileler de zaman içinde köyü terketmişlerdir. Mübadele ile ilgili olmayan ve ancak nedeni de bilinmeyen bir tarzda, Mordoğan' a bağlı Hacılar köyü 1950' lerden sonra terkedilen köylerdendir. Çullu ve Hisarcık köyleri ise 1949 yılındaki şiddetli deprem sonrası oturulamayacak hale gelerek terkedilmişlerdir.

Terkedilen köylerden bazıları bugün yeniden oturulmaya başlanan yerleşim yerleri olmuş, ancak idari açıdan köy statüsünde olmayan yerlerdir. Örneğin Denizgiren ve Tolas, Küçükbahçe köyünün, Yeniliman ise Tepeboz köyünün mahallesi durumundadırlar. Bugün aynı tarzda yeni bazı yerleşim yerleri de oluşmaktadır. Örneğin Saipaltı, Eşendere, Kaynarpınar, Ardıç, Aşağı ve Yukarı Boyabağ, Karareis ve Görence bu yerleşim yerlerindendir. Bu daha çok 2. Konut yapısında bir yerleşim şeklidir.


Bitkiler & Hayvanlar

Karaburun Yarımadası gerek flora ve gerekse faunası itibariyle oldukça zengin bir doğaya sahiptir. Doğanın tüm cömertliğiyle sunduğu eşsiz güzelliklerin önemli bir bölümünü bu mütevazi görünümlü ama içerik olarak çok anlamlı zenginliklerde aramak gerekir.

Karaburun Yarımadasının florasını tipik bir Akdeniz Bitki örtüsü oluşturur ama kendine özgü bazı farkları da saklı tutar. Örneğin; zeytinde "Hurma"yı, çiçekte "Nergiz"i, sebzede "Enginar"ı, kendine has özellikleriyle sadece bu yarımadada bulmak mümkündür. Yüzlerce şifalı otu, onlarca çeşit Kekik ve Adaçayını, doğanın eşsiz hediyesi yüzlerce kır çiçeğini, Karaburun Yarımadası bünyesinde barındırmaktadır.

Karaburun Yarımadası' nın bitki örtüsünü genellikle makiler oluşturur. Bölgesel bazı değişiklikler göstermekle birlikte çoğunlukla deliceler, kocayemiş, sandal, menengiç, kermez meşesi, tesbih, akça ağaç, sakız, laden gibi bitkilerdir. Karaburun Yarımadası' nın yüksek kesimlerinde ise kızılçam ormanları yer almaktadır.

Sütleğen, yarpız, gelincik otu, kantaron otu, kapari, kekik, kenger, sığırotu, ada soğanı, adaçayı gibi onlarca şifalı bitki de yetişmektedir. Zeytin, Nergiz ve Sümbül gibi çiçekler, Enginar ve Narenciye ise zirai bitkiler olarak insanların geçim kaynağıdır.

Karaburun yabancıl hayvanlar itibariyle de çok zengindir. Çok değişik ve ender hayvan cinslerine rastlamak olasıdır. Fakat bunlar içinde en önemlileri şüphesiz ki tüm dünyada sayıları 430 civarında kalmış olan "Akdeniz Foku (Monachus monachus)" ile, gene nesli tükenmeye yüz tutmuş bulunan "Ada Martısı"dır.

Karaburun Yarımadası' nın hayvan varlıkları açısından da çok zengin olduğunu söyleyebiliriz. Yaban domuzu, tilki, sansar, su samuru, porsuk, tavşan, yırtıcı kuşlar (kartal, şahin, doğan...gibi), çok sayıda çeşitli böcek ve kelebekler, tatlı su kaplumbağları ve yengeçleri, bukalemun, kertenkele ile değişik av kanatlıları gibi çok geniş bir faunası vardır.

Zirai hayvancılık olarak koyun ve keçi besiciliği ağırlıktadır. Az olarak büyükbaş hayvan besiciliği ve arıcılık da yapılmaktadır.

Karaburun, Denizleri açısından da zengin bir yapıya sahiptir. Hemen tüm balık çeşitleri bulunur. Ancak Kefal, Karaburun için özel bir yer tutmaktadır. "Dalyan" balıkçılığı tüm Karaburun Yarımadası kıyılarında yaygın olarak yapılmaktadır. Gene balık çiftliklerinde Çipura, Levrek gibi balıklar üretilmektedir.
Çetken İnşaat ve Yapı Hastalıkları Çözümleri , Harita, Gıda, Turizm ve Ticaret Ltd. Şti.
Adres : Atatürk Cad. No:22 Karaburun / İZMİR Karaburun - İzmir
Telefon : + 90 232 731 26 00 Faks : + 90 232 731 36 31 E-Posta : cetken@gmail.com
  Kaynaklar